T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi

Yayın Tarihi : 10.04.2017

Havaların ısınması ile birlikte doğadaki keneler aktif hale geçmiştir. Kırsaldaki insanların (tarım, hayvancılık, ormancılık, piknik vb. iş kolu ya da faaliyetler içerisinde bulunan) kenelerle teması artacaktır. Bu sebep ile Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığına yakalanma riski artacaktır.

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı  (KKKA) bir hayvan hastalığı değildir. Hayvanlar portör (taşıyıcı) vazifesi görür. KKKA; enfekte kenelerin insanlardan kan emmeleri sırasında virüsleri bulaştırmasıyla, şiddetli seyir ve öldürücü etkiye sahip zoonoz bir hastalıktır. Bugün 860 kene türünden 30 kadarı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı virüsünü taşımaktadır. Keneler kan emerek anemiye sebep oldukları gibi en başta Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı olmak üzere hayvanlar ile insanlarda birçok hastalığın bulaşmasında ve taşınmasında rol oynarlar.

Bir bölgede kenelerin ve kanında Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı virüsü taşıyan hayvanların fazla olması salgın için önemli faktördür.

Hastalık özellikle havaların ısınmasına paralel olarak Mart-Ekim ayları arasında önemli bir halk sağlığı problemi olmaya devam etmektedir. Hastalığın tedavisinde spesifik bir ilacın olmaması, etkinliği kanıtlanmış bir aşısının da bulunmaması, korunma önlemlerinin alınmasını ve hastalığın bulaştırıcısı olan kenelerle mücadeleyi ön plana çıkarmaktadır.

Özellikle hayvanlarla temas halinde olan çiftlik çalışanları, çobanlar, kasaplar, veteriner hekimler, mezbaha çalışanları, askerler, kamp yapanlar, ormanda ve tarlada çalışanlar yüksek risk altındadırlar.

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı kenelerin kan emerken virüsü bulaştırması, enfekte kenelerin çıplak elle ezilmesi sırasında veya bulaşık hayvanların kan ve dokuları ile hasta insanların kan ve vücut sıvılarına temas ile olmaktadır.

Erken tedavi edilmez ise % 8-80 arasında ölüm riski olan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığına karşı bugüne kadar etkin bir tedavi ve koruyucu yöntem geliştirilememiştir. Hastalıktan korunmada öncelikle risk altında olanlar her gün düzenli bir şekilde kene kontrolü yapmaları gerekmektedir.

Vücuda tutunan kene ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riski o ölçüde azalacaktır. Bunun için en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Tutunan keneler kesinlikle öldürülmemeli, ezilmemeli ve kenenin ağız kısmı koparılmadan bir pens yardımı ile yavaşça çekilerek tutunduğu yerden çıkarılmalıdır. Bölge bol sabunlu su ile yıkandıktan sonra antiseptik solüsyonlarla dezenfekte edilmelidir.

Çıplak elle keneye temas edilmemeli, kenelerin üzerine alkol, eter, kolonya ve gaz yağı gibi herhangi bir kimyasal dökülmemeli, sigara veya ateş kullanılarak keneler uzaklaştırılmaya çalışılmamalıdır.

Görev nedeni ile risk grubunda yer alan kişiler, hayvan veya hasta insanların kan ve vücut sıvıları ile temastan kaçınmalı; temas edilecekse mutlak eldiven, önlük, gözlük, maske vb. koruyucu önlemler almalıdır.

Vücuduna kene tutunan kişiler 10 güne kadar ani başlayan ateş, baş ağrısı, yoğun halsizlik, bulantı ve kusma gibi şikâyetler yönünden kendilerini izlemeli, böyle bir şikayetin olması durumunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.

Kenelerin doğadan tam olarak eradikasyonu mümkün olmadığından bireysel olarak risk altındaki kişiler vücutlarına kene girişlerine ilişkin önlem almalıdırlar. Hayvanların kanı, dokusu ve vücut sıvıları ile temasta gerekli tedbir alınmalıdır. Kene popülasyonun kontrolü için gerek hayvanlarda gerekse mera ve hayvan barınaklarında paraziter mücadele yapılmalıdır.